Günün ilk ışıklarıyla uyandım. Hava bugün o kadar güzel ki
denize kadar uçup deniz havası almak istiyorum. Bizim çocuk daha uyanmamış,
gidip uyandırayım onu da. En sevdiğim, en eğlendiğim işlerden birisi. Uyuyan
birinin yüzüne konup tam eliyle vuracakken kaçmak. Bu iş için oldukça çevik
olmalısınız. Yoksa ya sakatlanırsınız ya da maazallah ölürsünüz. Ben doğduktan
2-3 gün sonra yapmaya başladım. Burada doğdum. Yaklaşık 1 hafta oldu. 1-2 hafta
sonra da bu diyarlardan göçüp gideceğim. Dünyadaki en şanslı sineklerden
birisiyim herhalde. Çünkü beni seven bir sahibim var. İçgüdüsel olarak dünyaya
geldikten sonra insanlardan kaçarken B. bu evden çıkmama izin vermedi. 2-3 gün
boyunca pencereleri, kapıları kapalı tuttu ve benimle konuşmaya, yemek vermeye
başladı. Ben de iyi niyetli biri olduğunu hissettim ve aramız şu anda çok iyi.
Bana Mahmut diyip duruyor. Bu ismi sevdim ben de.
Ve evet oyun başladı sayın seyirciler. İnsanlar en çok
burunlarından ve kulaklarından huylanıyorlar. Öncelikle buruna güzel bir iniş
yapalım. İlk vuruş sağ elden geliyor ve ıska. Hadi ama B. daha iyisini
yapabilirsin. İlk vuruştan sonra sola dönüyor, yine döndü işte. Böylece sağ
kulak açıkta kaldı. Sağ kulağın tam içine doğru girip hızlıca çıkmalısınız.
Çünkü ilkine göre daha uyanık ve savuşturma daha hızlı gelecektir. Mahmut çok
gülüyordu. Bu oyundan aldığı zevki hiçbir şeyden almıyordu. Keşke B. hep uyusa.
B. “ Oğlum Mahmut, bir gün öldürteceksin kendini, dikkat et bak, istemsizce
elimi sallıyorum. Gel hadi omzuma, içeri gidip kahvaltı edelim. ”
B.’nin eliyle omzuna dokunması demek, buraya kon demekti.
Mahmut, bunları öğrenmişti artık. Ona günaydın der gibi çevresinde bir tur
dönüp omzuna kondu.
B. mutfakta güzel bir kahvaltı hazırlayıp salona götürdü.
Beraber kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltı tabağına konmasına kızmıyordu.
Kahvaltıdan sonra B. kendine bir bardak daha çay koyup televizyonu açtı. Mahmut
denize gitmek için sabırsızlanıyordu. Kokusunu alabiliyor, nerede olduğunu
hissedebiliyor, antenleri kaşınıyor, bir an önce gitmek istiyordu. Dışarı
çıkmak istediğini anlatmak için sürekli camın etrafında uçup, ara sıra da
kendini acındırmak için cama çarpmaya başladı.
B. daha önceden de çok sinek baktığı için bu günün
geleceğini biliyordu. Bu, kritik bir gündü. Eğer şimdiye kadar iyi bir bağ
kurabildiyse, ya bu gece ya da birkaç gün içerisinde geri dönecekti Mahmut.
Kuramadıysa bu onu son görüşüydü. Onu son bir kez avucunun içine alıp, işaret
parmağıyla yavaşça başını okşadı ve camı açtı.
Mahmut giderken B.’nin üzgün yüzünü gördü ve ona olan
sevgisi daha da arttı. B. kendine güveniyordu, geri geleceğini düşünüyordu,
araları iyiydi. Şimdiye kadar baktıkları sinekler arasında en iyi Mahmut’la
anlaşmıştı. Mahmut’un da dönmemek gibi bir planı yoktu zaten. Birkaç gün
dolaşıp geri dönecekti. Son günlerini burada geçirmek istiyordu. Tabiki başına
bir iş gelmezse.
Mahmut sallana sallana, sağa sola kona kona ikindine yakın
Beşiktaş’a vardı ve sonunda denizi gördü. O anı hiç unutmayacaktı,
büyüleyiciydi. Dükkanlar, insanlar, kocaman vapurlar, güzel yemek kokuları,
çevredeki türlü türlü sinekler, büyük martılar… Fazla gözü olduğu için hepsine
ayrı ayrı bakabiliyordu. Tek sıkıntı, hepsini ilk defa gördüğü için kafasında
bir yere oturtması zor oluyordu. Resmen baş döndürücüydü; ama bir o kadar da
güzeldi.
Mahmut, ertesi sabah sahilde çok fazla arkadaş edindi.
Hepsiyle saatlerce oynadı; yalnız içlerinden biri vardı ki tanışmaya can atıyordu.
Çok güzeldi, onunla bir gelecek düşünüyordu, ciddiydi. Aklına B.’yi özlediği
geldi bir anda, buruklaştı. Kaybedilecek zaman yok, geri dönmeliyim diyerek
gidip onunla tanıştı. Beraber saatlerce uçtular, hızlı bir birliktelik yaşamışlar,
yakında çocuk bekliyorlardı. Akşama doğru onu B. ile tanışmaya, ondan
korkmaması gerektiğine ikna etti ve beraber Mecidiyeköy’e doğru uçmaya
başladılar.
Aradan 2 gün geçmesine rağmen B. umudunu kaybetmemişti ve
Mahmut’un geleceğine inanıyordu. 2 gündür, gelirse diye pencereleri gece-gündüz
hep açık tutuyordu. Akşama doğru salondaki kanepede esen rüzgarla iyice
mayışmış ve uyuyakalmıştı. Mahmut eve girdiğinde onu uyuklar gördü ve
mutluluktan havaya uçtu. İki sinek beraber dikkatlice Mahmut’un burnuna ve
kulaklarına dostça saldırmaya başladılar. Hiç elini bile savurmadan mutluluktan
uyanan B. “Mahmuut, hoş geldin. Çok özledim seni.” diye avcunu uzattı. Eşine
korkmaması gerektiğini söyleyip beraber B.’nin avucuna uçtular.
Mahmut’un yanında bir sinek daha gören B. işi anlamış ve çok
gülmüştü. “Ulan Mahmut, ne adamsın. İyi bakalım, nolacak sofraya bir tabak daha
koyarız.” Hala gülüyordu, ilk defa baktığı bir sinek aile kuracaktı. Çoktan
çocukları olacağını tahmin etti.
Bu arada B. eve yavru bir kedi almıştı. Kedilerin sineklerle
oymamayı çok sevdiğini biliyor; ama yavru bir kedinin iki yetişkin sinekle başa
çıkamayacağını bildiğinden Mahmut ve eşinin güvenliğinden korkmuyordu. “Y. bak
sana iki tane arkadaş geldi, gece gündüz sıkılmadan oynayabilirsin onlarla.”
Y. iki sineği görür görmez üstlerine atlamıştı. Mahmut ve
eşi için de bu oyun çok eğlenceliydi. Kedilerin yorulana kadar atlayıp zıplayıp
sonunda yorgunluktan uyuyakalmaları onlara çok komik geliyordu. Öyle de oldu.
İki saat oradan oraya zıplayan Y. sonunda onları yakalayamayacağını anlayıp
kendini kanepeye attı ve uyuyakaldı. B. de üçünü iki saat boyunca güle güle
izledi. Sonunda Y.’nin bayılmış gibi kendini bırakıp uyuyakalmasına ise kahkaha
attı.
Mahmut’un eşi eve göz atmak için içeri uçmuştu. Sanki fırsattan
istifade eder gibi gelip B.’nin avucuna kondu ve keyifli keyifli elleriyle kafasını
okşadı. Bu, mutlu olduğu anlamına geliyordu. Mahmut’u o halde gören B. onun
mutlu olduğunu anlamıştı. Sonradan çevresinde keyifli keyifli tur atmaya
başlayan Mahmut yorulmuş, gelip avcunun içine ölmüş gibi yatmıştı. O an Mahmut’u o
şekilde gören B. onun yakında ömrümü tamamlayacağını hatırladı ve içi sızladı.
Yıllardır ilk defa bir sinekle bu kadar yakındı, ilk defa bir sineğin bu kadar
akıllı olduğuna şahit oluyordu. Keşke daha uzun yaşayabilse diye içinden
geçirirken bir anda yakında çocukları olacağı aklına geldi ve biraz da olsa
mutlu oldu.
Bütün bunlar olurken evde her şey yolundaydı. Sinekler ve Y.
beraber oynuyorlardı. B. ilk defa baktığı bir sineğin çocuklarına bakmanın tam
adlandıramadığı garip bir duygusu içerisinde kanepede oturmuş televizyon
izliyordu. Uyuyakaldı. 8 sinek saatlerdir bu anı bekledikleri için keyiflice
çok sevdikleri sahiplerinin yüzüne doğru konmaya başladılar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder