5 Eylül 2016 Pazartesi

Otostop Günlükleri 2. Gün

Kötü geçen bir gecenin sonunda sabah bir garip uyandık. Manzara yarımadası ve koylar bir hayli sessizdi. Saat tahmini 7 civarlarında olması lazım. Pazar cıvıl cıvıl olan koyda tek tük insan yüzü gördük. Merak edip adayı tümüyle dolaştıktan sonra aç,susuz, kestirme olsun diye  tarlalardan geçe geçe yarım saat yürüyüp Öbektaş  Plajı’na gittik. Plajın duşunda kalıp sabunla duşumuzu aldıktan sonraki rahatlamayı anlatamam. Duş alırken Cristopher’ın ( into the wild ) tarlada yağmurlama sistemi için konulmuş  fıskiyede  traş  olması aklıma geldi. 
Dün gece kamp kurduk, çay demledik, ateş yaktık derken hava karanladı ve günlük yazmaya vakit olmadı. Havanın kararmasıyla zaten insanın üstüne bir ağırlık çöküyor, uykusu geliyor. Şimdi havlularımızın kurumasını beklerken aç  olduğumuz için tamamen bir görev edasıyla unutmayım diye dünün yazısını yazıyorum.
Hazırlandıktan sonra Öbektaş Plajı’ndan ayrıldık ve yola koyulduk;ama sıkıntı vardı. Bir hayli açtık. Plajdaki bakkal iteler diye ( adamları da sevmedik zaten ) bir sonraki bakkala gitmeye  karar verdik. O da 3 km sonra. Demirciler Plajı da  Urla merkeze 13 km uzaklıkta ve sapa bir yerde. Saat tahmini 8, arabanın geçmesi zor ve bugün hafta sonu değil. Hadi plaja gelen olur diyelim, plajdan dönme  gibi bir muhabbetin olmayacağını kara kara düşünüyorduk.
Yolda tütün sarıp kahvaltıya altlık ettim. 2 km perperişan yokuş yukarı yürüdükten sonra sağolsun biri aldı ve bakkala kadar götürdü. Bakkaldan rica edip  arkadaki masada birer ekmeği gömdükten sonra keyifli keyifli yolumuza tekrar koyulduk. 10 km, haydi bismillah.
Bugünkü plan Urla merkezden yeni bir çadır almak, bulamazsak Kemeraltı’na dönüp çadırımızı  ve haritamızı alıp Muğla’daki kamp alanlarına gitmek. Tabelalardan takip ettiğimize göre 5 km yürüdükten sonra Tevfik abi bizi Urla’ya bıraktı . Çay içmek için oturduğumuz kafedeki birine  sorup saatin 1 olduğunu öğrendik. Kaç saat yürüdüğümüzü tahmin edemiyorum. Urla’da çadır bulamadık, biz de eshotla Kemeraltı’na geçtik. Yolda bir anda biz neden otostop çekmedik diye  düşünüp güldük, garip geldi.
Kemeraltı çok karışık, kaybolmamak elde değil. Klasik 1 saat dolaştıktan sonra aradığımız çadır satan dükkanları bulabildik. Bir önceki gecenin rahatsızlığı nasıl yer ettiyse rahat rahat yatalım diye 3 kişilik çadır aldık. Biz 150 200 tl’yi gözden çıkarmışken 80 tl’ye güzel bir çadır aldık. Çadır fiyatları gerçekten ucuzmuş. Kemeraltı’ndan çıkarken gözümüze ucuz bir lokanta ilişti.Çok aç olmamamıza rağmen akşam uğraşmayalım diye pilav üstü ciğer yiyelim dedik. İlk başta uzun bir süre bizi sallamayan esnaf abi hakkında sanırım tipimizi beğenmedi diye düşündük. 15 dakika sonra koskocaman içinde yok yok tabakları getirdi. ‘’ Abi bu pilav üstü ciğer değil mi?’’ sorusunun asıl maksatını anlayarak ‘’ Burası 3 tl, torpilli bugün biraz’’ diye cevap verdi. Sağolsun, herhalde  bize acıdı.
Akşam saat 6,7 olduğundan Muğla yoluna düşemedik, Ümitlere döndük. Gelir gelmez  2 saat bayılmışım. Kalkıp duş aldıktan sonra Ümit’in kuzeni Mustafa’nın saz nağmeleri eşliğinde şuan okumuş  olduğunuz yazıları yazıyorum.
Yarın yolculuk Muğla’ya, bakalım nasıl hikayeler bizi bekliyor?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder