Açacaksın müziğini, yazacaksın saatlerce. Şimdiye kadar
onlarca şey yazılmış olmasına rağmen yazılacak hala o kadar çok şey var ki.
Olayları bir de kendi bakış açından anlamlandırıp yazacaksın. Neden yazar bir
insan? İllaki herkesin kendisine göre bir amacı vardır; benim de yazmakta
onlarca sebebim var. İlki, yazmam gerektiğini düşünüyorum. Hayata, insanlara,
olaylara, kelimelere bakış açımı anlatmam gerektiğini düşünüyorum. Aldığımız
kadar vermemiz gerekiyor, paylaşmamız gerekiyor. Yazarak karşılıksız vermeyi
seviyorum. Düşüncelerimi insanlara karşılıksız veriyorum. Belki okuduklarıyla
onların da akıllarında bir fikir canlanır, yeni bir düşünce geçer, belki de herhangi
bir konuya olan bakış açısı değişir. Hepimizin fikirleri değerli, hepimiz
farklı hayatlar yaşıyoruz, farklı tecrübeler ediniyoruz. Arkadaşlarımın da blogları
olsa da yazdıklarını okusam keşke. Bunu çok isterdim. Yaşadıklarını kendi
düşünceleriyle nasıl yorumladığını bilmek isterdim.
Kimsesiz çocukları ziyaret edip onların hayatları yazılır,
bir insan tasvirlenebilir, yaşanmış ve ders alınması gereken bir durum
paylaşılabilir, sporun Türk ailelerindeki yeri sosyolojik bir konu olarak
araştırılıp yazılabilir, çok mutlu olduğun bir anı yazıya dökerek o
hissetiklerini okuyucuya geçirebilecek miyim diye denenebilir, daha çok şey
yazılıp çizilebilir.
Karşılıksız vermek çok önemli. Hiç tanımadığın bir insan yemeğini
alıp masasına giderken afiyet olsun de. Biraz mutsuz birini mi gördün sabah, gülerek
günaydın de. Apartmanının önünde tatlı tatlı futbol oynayan çocuklara marketten
çikolata alıp ver. Miskin miskin yatan bir köpek sen geçerken gözünün içine
bakınca marketten aç bitir sucuk alıp ver. Hiç tanımadığın bir insan yol
sorduğunda ve gideceği yer yakınsa gideceği yere kadar bırak. Poşetlerle
pazardan dönen yaşlı teyzenin poşetlerini evine kadar taşı. Bir dostunun
yardıma ihtiyacı olduğunda git ve yardım et. Uzun süredir görüşmediğin birini
sırf özlediğin için ara, konuş. Bunların hepsi karşılıksız vermek işte. Bencil
insan, kendini düşünen insan mutlu olamaz. Bir tane söz okumuştum. Sadece bu
dünyayı düşünenin dünya kadar derdi olur diye. Din, bambaşka bir konu. Oraya
hiç girmeyeceğim; ama sözü değiştirebiliriz. Sadece kendisini düşünen insanın
dünya kadar derdi olur. Her sabah evden dışarı çıkarken bugün bakalım kaç
kişiye yardım edeceğim diye çık bakalım bir de.
Karşılıksız vermek kadar üretmek, çalışmak da çok önemli
bence. Çalışmayan bir insan, bu dünyaya bir katkısı olmayan insan da mutlu olamaz.
Tamam eğleneceğiz; ama sürekli de gırgırına yaşanmaz ki. Çalışmaktan kastım bu
arada ders çalışmak değil. Ders çalışmak da güzel de zorunluluğu var. Benim
demek istediğim bir zorunluluğun olmadan sırf istediğin için bir şeyler yapmak.
Mesela yeni bir dil öğrenmeye karar verip bunun için çalışmak gibi. Üretmek ise
şöyle; dünyaya, yaşamış olduğun topluma, daha da küçültürsek kendi akrabalarına
vs. bir katkının olması. Canı sıkkın bir akraban var biliyorsun, onu ziyaret
edebilirsin. Yaşı küçük yeğenine ders çalıştırabilirsin. Bir arkadaşının
problemi için tanıdıklarınla bağlantı kurup sorunun çözülmesinde aracı olabilirsin.
Bir sinema filmi çekip toplumun düşüncelerine yeni bir pencere daha
açabilirsin.
Benden şimdilik bu kadar, iyi geceler.