Türkiye turunun ilk günü 11 Mayıs cumartesi günü sabah 6'da başladı. Evdeki son hazırlıklar yaklaşık 1:30 saat sürdü. Sabah 07:45'te , Mehmet Ali abinin sürdüğü günün ilk otobüsüyle Ereğli'ye geldim. Halama geçtikten sonra yarım saat dinlendim. Serkan abimin isteği üzerine halamla ve eniştemle selfie çekildik. Bir yandan iyi oldu. İkisiyle de fotoğrafım olmuş oldu. Diğer türlü hiçbir zaman hadi fotoğraf çektirelim de anı kalsın diyemezdim. 09:10 gibi aşağı inip eniştemle ilkokulu okuduğum Toros okulunun önünde dolmuşu beklemeye başladık. On dakika bekledikten sonra benim tanımadığım; ama bizim köylü bir öğretmen(miş) olan İsmail Hoca bizi görünce direk durdu ve arabasıyla otogara yıktı. Otobüs gelene kadar eniştemle sohbet ettik. Dobalan mantarından, eskiden köyde mantar toplayıp kuruttuklarından, o kurutulmuş mantarı bulgur pilavının içine koyduklarından, o yemeğin nasıl güzel olduğundan ve yıllardır yemeğinden gibi öyle havadan sudan sohbet ettik. Bahçede kalırken amcamla da sürekli sohbet etmeye çalışıyordum. Köyde büyümüş bu insanlardan ne hikayeler çıkacağı tahmin bile edilemez. Saat 10'da otobüsüme bindim. Camları siyah kaplı otobüste eniştem beni görmese de otobüs hareket ederken el salladı, ben de salladım ve Türkiye turumuz ilk metrelerini katederek başlamıştır.
İlk durak Gaziantep, Serkan abimin göreve başladığı yer. Yolculuk 6 saat sürecek. Özkaymak'la tekli koltukta gidiyorum. USB çalışmıyor, müzik dinlerken ses kısılmıyor, televizyon veya film kısmı ise hiç çalışmıyor. Yol boyu tek ikram ise çay, kahve, su. Bütün bunlar önceden hizmet diye belirtilip para alınıyor; ama klasik hizmet şirketlerindeki gibi denilen hizmet verilmiyor. Şikayet yok, çünkü çözüm de yok. Diğer yandan, otobüs boştu, ağlayan bebek yoktu ve koltukların yanında çalışan priz buldum. Yol boyu manzaralar da güzeldi ve denildiği gibi 6 saatte Antep'e vardık. Otogar, Adana otogarını andırıyor. Otogardan Serkan abimin talimatlarına göre sarı dolmuşlara biniyorum. Biniş kartı satan bir büfe yoktu durağa yakın, birine bastırıyorum. İlk gözlemim insanlar sıcakkanlı. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'na yani çarşıya 15-20 dakikada varıyorum. Yolda aklımda olan Zeugma Mozaik Müzesi'ni görüyorum. Meydanda bir ağacın altına yapılmış olan oturma yerlerine oturuyorum. Yakındaki ayakkabı boyacısı sağolsun altıma minder veriyor. Bir şeyler anlatıyor; ama hiçbir şey anlamıyorum. Aralarda doğru deyip kafa sallıyorum. Şivesini anlayamıyorum. Sağolsun Serkan abim de ilk günden bekletiyor bizi; ama keyfim çok yerinde. Ben de çarşıyı ve insanları gözlemleme fırsatı buluyorum. Çarşı gelişmemiş. Hiç büyükşehir belediyesi gibi ve beklediğim gibi değil. Yarım saat sonra Serkan abim geliyor. 7-8 aydır görüşmüyorduk. Tramwayla yarım saatlik yoldan sonra evine varıyoruz. 1+1 şirin bir daire. 1 saat dinlendikten sonra yola çıkıyoruz. Arkadaşı Emrah iftar hazırlamış. Sadece o oruç ama hep beraber iftar yapıyoruz. Güveçte kuru fasülye, pilav, turşu, ayran. Gayet güzel olmuş. Çay içip sohbet ediyoruz. 1, 1:30 saat durduktan sonra eve geçip yatıyoruz. İlk gün güzeldi. Yarın gezmeye erkenden başlayacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder