Anıl. Soy ismini
vermeyelim. O bizim için hep Anıl kalsın. Yaşını söylemeye gerek var mı? Küçük
Prens, büyükleri hep rakamlarla uğraştığından, hayatı hep rakamlarla
anlattığından şikayet ediyordu. Kaç yaşındasın? Ne kadar maaş alıyorsun? Saat
kaç? vs. Bana da Küçük Prens’in şikayetinin anlamlı, biz büyüklerin,
yetişkinlerin takındığı bu tutum anlamsız geldiği için Anıl’ı anlatırken hiçbir
sayıya başvurmamaya çalışalım.
Anıl bir süredir
mutlu mutlu İstanbul Teknik Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okuyor.
Şimdilerde mezun olmak üzere. Mezun olacak olmasına da hala ne yapacağını,
nerede çalışacağını, bu sene evden ayrılıp ayrılmayacağını ve çok sevdiği
arkadaşı Fikret’i bırakıp bırakmayacağını, yani hiçbir şeyi bilmiyor. Bu
kararsızlık, bilinmezlik günlerinde son dönemin vermiş olduğu rahatlıkla ve
tecrübeyle ekebildiği dersleri biliyor ve evde keyif yapıyor.
Dün tam olarak
böyle bir muhabbet geçti aramızda. Ben onlardaydım. Onlar kim? Biri Fikret,
biri Anıl ve ben. Diğer arkadaşları gizli kalsın şimdilik; ama o bir broker.
Ben ve Fikret sohbet ediyorduk. Ben yarın ING201 dersimin olduğunu ve bugün
bitirme tezimle uğraşmam gerektiğini söyledim. Fikret’e sordum sen ne
yapacaksın diye. O da biraz dinleneceğini sonra da bazı dersleri çalışacağını
söyledi. Anıl da bugün benim dinlenme günüm, bugün dinleneceğim dedi. Bir gün
önce vizesi olduğu için sabahlamış. Ben de nasıl dinleneceksin diye sordum. Tam
bir Küçük Prens sorusu. Anıl “Yatacağım, dinleneceğim işte. Bence bir insan
böyle dinlenir.” deyip güldü ve nispet yapar gibi hangi filmi izlesem diye
sesli sesli düşünmeye başladı.
Anıl güzel yemek
yapar. Bir keresinde sosisli, kabaklı, patatesli börek yapmıştı bize. O kadar.
Titizdir, yemeği yaparken bir yandan ortalığı toplar, bulaşıkları makineye
koyar, tezgahı siler. Zamanını yemek pişerken diğer mutfak işleriyle geçirmeyi
mantıklı buluyor ve bunu işin bug’ını bulmuş gibi keyifle yapıyor. Sanki yemek
pişerken zaman geçmiyor, bütün yaptığı o işler yanına kar kalıyor gibi. Genelde
naif olmasına karşın yemek yaparken otoriter. Ben de yemek yapmayı severim.
Fikretlere gittiğimiz zaman yemeği kim karıştıracak konusunda ikilem yaşıyoruz.
Fikret genelde domates ve soğanları doğrar. Ben de Anıl’ın tahta kaşığı tutup
yemeği karıştırma otoriterliğini bırakmak istemediğini bildiğimden ona
karışmam.
Salamı çok
seviyor; ama aç bitir olacak. Kaç kere sordum kocaman bir salam neden
almıyorsunuz diye. Büyük de alsak bugün biter diyor. Yani kahvaltıda ne kadar
salam varsa hepsini yeme kapasitesi var, o yüzden her gün aç bitir alıyorlar;
ama bence özellikle aç bitiri seviyor. Kendine bunu itiraf edemiyormuş gibi. Aç
bitir salamı da nasıl alıyorlar. Bakkalı arayıp sipariş veriyorlar, sonra da
sepet sarkıtıp yukarı çekiyorlar.
Çok düzgün adam,
efendi. Tam evlenilecek tiplerden. İnşallah kendi gibi kalbi temiz birini
bulur. Ortaokuldaki hatıra defterleri aklıma geldi. Kızlar şöyle başlardı;
kalbin gibi temiz bu sayfayı bana ayırdığın için teşekkür ederim.
Neden Anıl?
Bilmiyorum, öyle bir esti. Anıl gibi bir adamı anlatmak lazım diye düşündüm.
Onu tanımak lazım. Daha çok kişinin tanıması lazım yani.
Bir insan kaç
sayfayla, kaç kelimeyle anlatılabilir ki? Anıl’ı tabiki böyle bir yazıyla
bitirmeyeceğiz. Bir Anıl serisi yazacağız, yani inşallah.
Bugün bilgisayarının
kullanıcı şifresini öğrendim.
Hayvanları pek
sevmiyor. Yoda’yla zar zor tanıştırmıştık. Yoda benim kedimdi. Bir bu özelliği
kötü herhalde. Hayvan sevmeyen insanlardan pek bir hayır gelmez ya Anıl istisna
herhalde. Ben hala bu düşüncemi koruyorum tabiki. Eve bazen güvercin giriyormuş.
Anıl sevmediği için Fikret’e çıkartıyormuş. Kedi, köpek, fare fark etmiyor;
hiçbirini sevmiyor, dokunamıyor.
Conclusion: Anıl’ı
genel olarak tanıyalım diye yazdım bu yazıyı. Anıl işte böyle biri. Her şey
gözünüzün önünde canlanmasa da fikir vermiştir. Bundan sonra Anıl Okula Gidiyor, Anıl Dinleniyor, Anıl
PUBG izliyor gibi yazılar yazacağım. Bakalım Anıl neler yapıyor, nasıl
birisi, kim bu adam. Normal, sıradan her gün karşılaştığımız, bizim gibi biri
ne yapar? Bizden farklı bir şey yapar mı? Yapmasa dahi onu tanımak güzel
olabilir mi? Hiç tanışmasanız dahi Anıl’ı yazılardan okuyup tanımak insanların
hoşuna gider mi? Ben isterdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder