1 Ekim 2016 Cumartesi

Ejder Asa

Bir deli mutfağı daha yapalım o zaman.

Gece 00:15, benim saat 15 dakika ileri. Hayat kurtarıyor tavsiye ederim.

İlk müzikten başlayalım. Amr Diab diye bir adam var. Diğer şarkılarını çok sevmedim; ama ‘’We Ghalawtek’’ diye bir şarkısı var. Dinlemeye değer.

Bu aralar evcil hayvan alasım var; ama kararsızım. Eskisi gibi guinea pig alabilirim. Özledim zaten üçkağıtçıyı. Kedi veya kuş da olabilir. Bakalım. Bizim aile bir garip. Kendi içimizde kullandığımız anlamsız kelimeler var. Awii gibi, anlamı ne desen açıklanmaz. O kelimeyi kullandığımız anları görüp senin de alışman lazım. Kötü kelimesi de bizde tatlı olan, sevdiğin her şeye denilebilir. Hayvanlardan bahsedince aklıma eski köpeğimiz Kötü geldi. İsmini Kötü koymuştuk. Bir gözü mavi, bir gözü siyah güzel bir Sibirya kurduydu.

Bimde kurutulmuş sebze çeşnisi var. Tuzu, baharatların oranı falan her şey tam. Tavuğu kızart, pişmeye yakın üstüne çeşniden at, biraz daha kızart. Çok güzel oluyor.

Bir cumartesi günü sabahtan gece yatana kadar İngilizce konuşmayı denesene. Soran olursa Mısırlıyım dersin. Bakalım günün nasıl geçecek?

Nedense ters takla atmayı küçüklüğümden beri çok istemişimdir. Ölmeden önce öğreneceğim inşallah.

Metrobüste ana durak olan Zincirlikuyu’dan binip yan yana oturduğun insanla sanki tanıdıkmış gibi bir hava oluyor. Sonraki duraklardan binenler yabancı; ama o insan biraz daha tanıdık.

İçerde diye bir dizi başladı. Ezeli özlemiştik zaten, aynısı sayılır. İzlemeye değer. Mustafa, Sertuğ, ben ailecek izliyoruz. Whatsapp grubumuzun fotoğrafını İçerde yaptık. Çok fanatiğiz. İçerdeyim diye espri falan da yapıyoruz.

O değil de Sokrates’i Atina halkından çok sevmeyen varmış. Öncesinde darbe girişimi yapılmış. Bu da varmış aralarında; ama becerememişler. Sonradan mahkeme açmışlar. Mahkeme açmalarının çok sebebi var da bu onlardan sadece bir tanesi. Mahkemede ölüm cezası alıp öldürülmüş.

İnstagram’da tintin_the_squirrel diye hesap var. Kendi sitesi falan da var. Tintin’in hikayesi anlatılıyor. Çok tatlı ve akıllı bir sincap. Sincap mı alsak?

Geçenlerde facebookta bir yazı paylaştım. Aya binip uçuyoruz falan. Okuyanlar kafam yükselmiş zannetmiş. Murat sağolsun bir kitap hediye etmişti. Latife Tekin / Sevgili Arsız Ölüm. Gerçekten ilk defa böyle bir kitap okudum ve çok hoşuma gitmişti. Tavsiye ederim. Teşekkürler Murat. Türü, büyülü gerçeklik. Ben de onun gibi bir yazı yazdım sadece, kafam falan yükselmedi.

Küçükken farklı böcekleri aynı kaba koyup zorla dövüştürmeye çalışırdık ya. Bizim çocuklar sanırım onu yapamayacak, üzücü. Çocukken cipsten pokemon tasoları çıkıyordu, bize bir ara bu ashe, misty falan denk geldi. Sezgin abim onu bizden bir şey deyip almıştı. Ne demişti de almıştı, onu hatırlayamıyorum.

Liseyi yatılı okudum. Yatılı okuyunca anılar anlat anlat bitmez. Bir gün evden dönüyorum; ama bayram değil. Ben neden gittim hatırlamıyorum. Herkes akşam etüdünde. Yatakhaneye çıktım. Bir baktım odanın tekinden dumanlar geliyor. Açtım kapıyı battaniye tutuşmuş, yanıyor. Koşarak aşağıya inmiştim. Odada yangın çıktı diye. Bizim belletmenin aklı gitmişti. Yasin elektrikli battaniye almış, prizde unutmuş, o yanmış. Bir ara da çatı uçtu. Bildiğin durup dururken rüzgardan dolayı çatı uçtu. Kaç gün kütüphanede ansiklopedilerle yan yana 50 kişi yatmıştık. Çatı hiç uçar mı ya, ne garip okuldu.

Pekmez,yoğurt sanırım sadece bizim oralara özgü. Hiç yemeyen insanlar var. Dene, pişman olmazsın.

Mecidiyeköy’den sevgilerle.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder