Bir deli mutfağı daha yapalım o zaman.
Gece 00:15, benim saat 15 dakika ileri. Hayat kurtarıyor
tavsiye ederim.
İlk müzikten başlayalım. Amr Diab diye bir adam var. Diğer
şarkılarını çok sevmedim; ama ‘’We Ghalawtek’’ diye bir şarkısı var. Dinlemeye
değer.
Bu aralar evcil hayvan alasım var; ama kararsızım. Eskisi
gibi guinea pig alabilirim. Özledim zaten üçkağıtçıyı. Kedi veya kuş da olabilir.
Bakalım. Bizim aile bir garip. Kendi içimizde kullandığımız anlamsız kelimeler
var. Awii gibi, anlamı ne desen açıklanmaz. O kelimeyi kullandığımız anları
görüp senin de alışman lazım. Kötü kelimesi de bizde tatlı olan, sevdiğin her
şeye denilebilir. Hayvanlardan bahsedince aklıma eski köpeğimiz Kötü geldi.
İsmini Kötü koymuştuk. Bir gözü mavi, bir gözü siyah güzel bir Sibirya kurduydu.
Bimde kurutulmuş sebze çeşnisi var. Tuzu, baharatların oranı
falan her şey tam. Tavuğu kızart, pişmeye yakın üstüne çeşniden at, biraz daha
kızart. Çok güzel oluyor.
Bir cumartesi günü sabahtan gece yatana kadar İngilizce konuşmayı
denesene. Soran olursa Mısırlıyım dersin. Bakalım günün nasıl geçecek?
Nedense ters takla atmayı küçüklüğümden beri çok istemişimdir.
Ölmeden önce öğreneceğim inşallah.
Metrobüste ana durak olan Zincirlikuyu’dan binip yan yana
oturduğun insanla sanki tanıdıkmış gibi bir hava oluyor. Sonraki duraklardan
binenler yabancı; ama o insan biraz daha tanıdık.
İçerde diye bir dizi başladı. Ezeli özlemiştik zaten, aynısı
sayılır. İzlemeye değer. Mustafa, Sertuğ, ben ailecek izliyoruz. Whatsapp grubumuzun
fotoğrafını İçerde yaptık. Çok fanatiğiz. İçerdeyim diye espri falan da
yapıyoruz.
O değil de Sokrates’i Atina halkından çok sevmeyen varmış.
Öncesinde darbe girişimi yapılmış. Bu da varmış aralarında; ama becerememişler.
Sonradan mahkeme açmışlar. Mahkeme açmalarının çok sebebi var da bu onlardan
sadece bir tanesi. Mahkemede ölüm cezası alıp öldürülmüş.
İnstagram’da tintin_the_squirrel diye hesap var. Kendi
sitesi falan da var. Tintin’in hikayesi anlatılıyor. Çok tatlı ve akıllı bir
sincap. Sincap mı alsak?
Geçenlerde facebookta bir yazı paylaştım. Aya binip uçuyoruz
falan. Okuyanlar kafam yükselmiş zannetmiş. Murat sağolsun bir kitap hediye
etmişti. Latife Tekin / Sevgili Arsız Ölüm. Gerçekten ilk defa böyle bir kitap
okudum ve çok hoşuma gitmişti. Tavsiye ederim. Teşekkürler Murat. Türü, büyülü
gerçeklik. Ben de onun gibi bir yazı yazdım sadece, kafam falan yükselmedi.
Küçükken farklı böcekleri aynı kaba koyup zorla dövüştürmeye
çalışırdık ya. Bizim çocuklar sanırım onu yapamayacak, üzücü. Çocukken cipsten
pokemon tasoları çıkıyordu, bize bir ara bu ashe, misty falan denk geldi.
Sezgin abim onu bizden bir şey deyip almıştı. Ne demişti de almıştı, onu
hatırlayamıyorum.
Liseyi yatılı okudum. Yatılı okuyunca anılar anlat anlat
bitmez. Bir gün evden dönüyorum; ama bayram değil. Ben neden gittim
hatırlamıyorum. Herkes akşam etüdünde. Yatakhaneye çıktım. Bir baktım odanın
tekinden dumanlar geliyor. Açtım kapıyı battaniye tutuşmuş, yanıyor. Koşarak
aşağıya inmiştim. Odada yangın çıktı diye. Bizim belletmenin aklı gitmişti. Yasin
elektrikli battaniye almış, prizde unutmuş, o yanmış. Bir ara da çatı uçtu.
Bildiğin durup dururken rüzgardan dolayı çatı uçtu. Kaç gün kütüphanede
ansiklopedilerle yan yana 50 kişi yatmıştık. Çatı hiç uçar mı ya, ne garip
okuldu.
Pekmez,yoğurt sanırım sadece bizim oralara özgü. Hiç yemeyen
insanlar var. Dene, pişman olmazsın.
Mecidiyeköy’den sevgilerle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder