6 Ağustos 2016 Cumartesi

Bilge Karasu & Ne Kitapsız Ne Kedisiz

İlk kısımda '' Ne Kitapsız Ne Kedisiz '' kitabını Bilge Karasu ve kitap hakkında hiç araştırma yapmadan tamamen kendi düşüncelerimle yorumlayacağım. İkinci kısımda ise düşüncelerimi araştırdıklarımla da harmanlamaya çalışacağım.

Deneme türünde ilk ciddi kitabım buydu sanırım. Denemeye biraz ön yargım vardı. Belki de zamanı değildi bilmiyorum ama uzun zamandır aradığım ama bulamadığım o eksikliği tamamlamış gibi hissediyorum. Kitabı bitirir bitirmez yine Bilge Karasu'nun ikinci deneme kitabını aldım.

Bilge Karasu'yu okuduğumda uzun süredir kendimi öğrenmeye aç bir çocuk gibi kitap okuyamadığımı hissettim. Küçüklükten beri kitap okuyorum ve artık kitap okurken kitapların sadece bazı bölümlerinde heyecan duyuyordum. Çok fazla bir şey alabildiğimi hissetmiyordum. İlk defa cümleleri tane tane okuyup sindirmeye, anlamaya çalıştım.

Bilge Karasu bana biraz yalnız gibi geldi. Hayatı, kelimeleri, kavramları, kendisini, ilişkilerini, çevreyi sorgularken biraz kabuğuna çekilmiş; sanki evde tek başına kedisiyle biraz mutlu biraz mutsuz bir hayat sürüyormuş gibi. Bence insanlar kitap okurken, film izlerken hep kendinden, kendi hayatından bir parça arar. Karakterlerle kendini özdeşleştirmek ister. Özdeşleştirebildiği oranda o eseri sever ve mutlu olur. Herkesin okuduğu kitaptan, izlediği filmden aldığı farklıdır. O anki psikolojisine, yaşadığı çevreye, ilişkilerine, kafa yapısına, yaşına göre izlediğinden, okuduğundan çıkardığı farklıdır. Yorum kişiye özeldir ve yanlış, doğru diye bir şey denilemez.

Kitapta işaretlediğim birkaç kısım var:

- Birçok kitabın, yazar kaç yaşında yazmışsa o yaşta okunması galiba pek yerinde olur.

- Donatımları onları her şeyi anlar kılamaz; olsa olsa, pek çok şeyi anlayabilir kılar.Bu donatım, onları, bildiklerinden yola çıkarak bilmediklerini öğrenmeye yatkın kılar; o kadar.

- Çevremizdeki evcilleşmiş hayvanların üremesi, beslenme kaynaklarının insanlarca -neredeyse bütünüyle- denetlenmekte olması ( söz konusu hayvanlar sokak köpekleri, sokak kedileriyse, çöp tenekeleri, varilleri, bu kaynaklar arasında önemli bir yer tutar), şehirlerin, her şeyden önce, insanların davranışlarıyla ilişkili sorunlarıdır.

Aldığım notlar hakkında yorum yapmayacağım. Sadece daha önce duymadığım ifadeler olduğu için benim ilgimi çekti. Okuyanların da kendine göre yorumlamasını istediğim için bir şey demeyeceğim.

Akıl yerine us kelimesini kullanıyor. Usuyitik gibi kendi oluşturduğu zannedersem bilinçsiz anlamında kullandığı kelimeler var. Çünkü TDK'nın sitesinde araştırdığımda öyle bir kelime bulamadım.Özel bir sebebi var mı merak ettim.

Yazarın kitabı yazarken anlaşılma kaygısının olduğunu düşünmüyorum. Hatta bazı yerlerde sadece kendisinin anlayabileceği cümleler kurmuş. Bunu sanki bilerek ve isteyerek yapıyor gibi geldi bana. Yeni Dediğimiz Üzerine diye bir deneme yazmış. Sadece bir kelime üzerine kaç sayfa yazı yazılabilir? Okurken beni en fazla etkileyen kısımdı.

Şimdi hem kitabı hem de yazarı araştıralım...

Bilge Karasu'nun aynı zamanda felsefeci yanı olup, metinlerinde felsefe sorunlarını işlemiş ya da onun metinleri felsefi incelemenin konusu olarak görülmüş. Bazı yazıların anlaşılmaz olma sebebi şimdi anlaşıldı ya da ben daha anlayacak donanıma sahip değilim. Yazmaya 17 yaşında başlamış olması ise takdire şayan.

Yazar hakkında çok fazla inceleme yapılmamış olması garip geldi. Benim de daha fazla deşeleyesim gelmedi işin açıkçası. Yazarın mizacına uygun olarak böyle gizemli kalması daha uygun gibi.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilge_Karasu






2 yorum:

  1. Yazarların ruh halinin araştırılması , bende , yazara haksızlık yapılıyor hissini uyandırır . Yazarın ruh halidir zaten eser ortaya koymasını sağlayan. Kisisel ozelliklerini yazdığı kitabı tahlil ederek de anlayabiliriz zaten.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar Hülya Hanım, okuduğum kitaplar ve yazarlar hakkında inceleme yapmaya karar verdim. İnsanlara bir nebze olsun faydam olur mu diye? Bu yaptığım inceleme sadece Bilge Karasu'ya özel olmayacak yani, devamı da gelecek. Öyle olursa çok da haksızlık yapmış olmayız sanırım.

    YanıtlaSil